27 Mayıs 2015 Çarşamba

Nâzım ve Vera'nın tanışması: "Alo, Nâzım Hikmet mi? Sizinle redaktör Vera Tulyakova konuşuyor."

Çocuklar için Arnavut bir halk masalından uyarlamacak olan bir film için görevlendirilmişti.
Fakat ressamların, hatta hiçkimsenin Arnavutluk yaşamı üzerine bir bilgisi yoktu; ne bir giysi, ne de bir eşya... Çalışma durmuştu. Hemen yardım edebilecek, araştırmaları değerlendirebilcek birini arayıp bulmaları gerekiyordu. Tüm stüdyo arayış içindeyken aralarından biri şu fikri sundu:
"Neden Nâzım Hikmet'ten rica etmiyoruz? Türkler üç yüzyıl kaldılar Arnavutluk'ta, o anlar bu işten."
Yazarlar Birliği'ne telefon edilmiş ve tahmin edilenin aksine hiçbir güçlük çekilmeden iki telefon numarası alınmıştı. Bunlar Nâzım'ın Peredelkino'daki yazlığının ve Moskova'daki dairesinin telefon numaralarıydı. Stüdyonun şefi başta olmak üzere tüm çalışanlar Nâzım'dan gelecek olan kritik cevabı duyabilmek için dikkat kesilmiş, telefonun diğer ucundan Nâzım'ın ahizeyi kaldırmasını bekliyorlardı. Hattın ucunda onu bekleyen kişi Vera Tulyakova'ydı.
Telefon açıldı ve Vera, hayatının geri kalanını kendisine şiirler yazarak geçirecek olan Türk şairi Nâzım Hikmet'le konuşmaya başladı:
"Al-lô, Nâzım Hikmet mi? Sizinle redaktör Vera Tulyakova konuşuyor."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder