7 Şubat 2015 Cumartesi

Godot'yu Beklerken

Godot'yu Beklerken, (okunuşu Godo'yu Beklerken) bir Samuel Beckett oyunu.
Oyunda Estragon ve Vladimir'in bildiği tek şey onu, yani Godot'yu beklemeleri gerektiğidir.
Mekan ıssız bir kır yoludur ve görünürde tek şey vardır; bir ağaç. Godot'yu beklerler ama o bir türlü gelmez.

ESTRAGON – haydi gidelim.
VLADİMİR  – gidemeyiz.
ESTRAGON – neden?
VLADİMİR  – godot'yu bekliyoruz.
(sessizlik)

Anlaştıkları saatte, anlaştıkları mekanda beklemeyi sürdürürler ama bekleyişleri her gün boşa çıkar. Gitmek isterler gidemezler. Yapacak başka hiçbir şeyleri yoktur. Estragon her gün aynı şeyi söyler "yapacak bir şey yok"
Küçük çocuğun her gün Godot'nun yarın geleceği haberini getirmesiyle bekleyişleri her gün yeniden başlar ama Godot hiç gelmez. Ve böylelikle hergün, aslında gelmeyeceğini bildikleri halde Godot'u beklemeye devam ederler...

ESTRAGON – E, gidiyor muyuz ?
VLADİMİR – Gidelim.
(kıpırdamazlar)

Godot oyunda bir insandır ama aslında içimizde beslediğimiz umudumuzun temsilcisidir. Kimine göre tanrıdır, aşktır, paradır...
Düşlemekten hiç yorulmadığımız hayallerimizdir.
Hiç gerçekleşmeyeceğini düşündüğümüz halde olmasını umutsuzca beklediğimiz beklentilerimizdir. Ne onu beklemekten vazgeçebiliriz, ne de umutsuzluğun körüklediği bırakıp gitme hissimizi bir an olsun dizginleyebiliriz.
İçimizde daima o beklentiyi besleme hissiyle yaşarız. O bizim bir parçamızdır. Onu beklemekten başka çaremiz yok...
Hergün onu bekleyeceğimiz bir güne daha uyanmaktan başka yapabileceğimiz hiçbir şeyimiz yok... Godot belki bize de hiç gelmeyecek ama beklemeyi hiç bırakmayacağız.
Bizimde "bu kadar yeter, hadi gidelim!" diyeceğimiz günlerimiz olacak ama bizde her seferinde yerimizden hiç kıpırdayamayacağız. Çünkü bir süre sonra onu beklemeye duyduğumuz nedensiz ama bir o kadar da kuvvetli inancın aslında bizi biz yapan tek şey olduğunu fark edeceğiz ve hergün, yeniden, beklemeye anlamsızca devam edeceğiz...

"Yapacak bir şey yok"