Bu zamana kadar hayatıma eli değmiş olan herkese ama herkese tek tek bir teşekkür borçlu olduğumu fark ettim.
Ne yazık ki bazı insanlara olan minnetimizi, sevgimizi onları kaybettikten sonra söylemeyi kendimize huy edinmişiz. Sevgi ve minneti dillendirmek için eceli ya da başka türlü daimi ayrılıkları beklememizin akla mantığa uygun bir yanı yok.
Dün geçmişte kaldı, yarın ise çok geç.
O yüzden bugün söylemeliyim ki, bu zamana kadar bana iyilik ya da kötülük etmiş, dostluk veya düşmanlık sergilemiş, dürüst olmuş ya da yalan söylemiş, iyi ya da fesat gözle bakmış, iyiliğimi ya da kötülüğümü istemiş; kısacası ne türlü olursa olsun bir şekilde hayatıma değmiş olan herkese teşekkür ederim.
Gördüğüm tüm iyilikleriniz kalbimi ve ruhumu beslemiş, beni her açıdan sağlıklı kılmış. Hiçbir iyiliğinizi, hiçbir güzel sözünüzü, güzel anınızı, ufacık bir hatıranızı dahi ne olursa olsun unutmam, kaybetmem, minnetimi esirgemem. Siz, Nâzım'ın "ne güzel şey hatırlamak seni" şiiriyle aklıma düşenlersiniz. İyi ki geçtiniz ya da geçiyorsunuz dünyamdan. Ne güzel şey hatırlamak sizi.
Gördüğüm tüm kötülükleriniz ise, bana o kötülükleri etmeseydiniz asla öğrenemeyeceğim şeyler öğretti.
Kime güvenip güvenilmeyeceğini, kime nasıl davranılacağını bana öğreten sizler oldunuz. Belki yeri geldi kova kova gözyaşı döktürdünüz bana, kim bilir, fakat minnettarım size de.
Bir nevi, size de iyi ki rastlamışım. Öğrettiğiniz her şey için teşekkür ederim.
Bence hepiniz, hangi yolla olursa olsun, zamanında size bir şekilde bir şeyler öğretmiş olan herkese ufak bir gülümsemeyle de olsa teşekkürünüzü edin.
Yüz yüze olmasa bile, uzaktan edin. Ya da onlara en uzak, size en yakından; içinizden!
İçten içe herkese, her şeye, hepinize teşekkürler.
Herkese benden demlisinden bir Yeni Türkü - Eyvallah!