Sayfa sayfa yazmak istediğinizi hissedersiniz ama iş kalem-kağıt boyutuna taşınınca tıkanıp kalırsınız ya, şuan tam da o haldeyken yazmaya başlamış birinin satırlarını okuyorsunuz.
Şirin bir şarkı eşliğinde(doris day-whatever will be will be) hayatın bitip tükenmez kederinden bir parça sıyrılmış ve içindeki umut ışığına biraz daha sarılmış biri olarak, muhtemelen Nâzım "yaşamak güzel şey be kardeşim! " dizesini yazdığı an nasıl hissetmişse öyle hissediyorum.
Ne olursa olsun, hayat eteklerimizden ne kadar çekiştirirse çekiştirsin, yaşamak gerçekten güzel şey be kardeşim.
Bir Cesaria Evora şarkısının huzurunu hissetmek ya da Elvis'in enerjisine kapılmak ne güzel şey!
Caz ne güzel, piyano ne hoş...
Erik ve çilek ne güzel meyveler!
Nâzım nasıl güzel şiirler bırakmış bana! Vera da nasıl güzel kadınmış ama...
Yıldızlar ne çok! Yaz gecelerinde çimlere uzanıp her birine bir hayal yüklemek aslında ne ümitli iş!
Şuan aşık olman ya da olmaman aslında önemsiz, düşününce aşk nasıl da kutsal, dimi?
Renkler ne kadar güzel, hele mor, her tonu ayrı çiçek.
Senin de her tonun ayrı çiçek olsun.
Çalabildiğini çal hayattan, şüphesiz ki bu hırsızlığın getireceği tek sonuç mutluluğun ta kendisidir.
Yaşamak gerçekten güzel şey be kardeşim.
Dipnot: Şirin şarkımı dinleyerek bu yazıyı yeniden okuyun.